Körfez Hakkında

Körfez’in Tarihi

M.Ö. 900-911 yıllarında İzmit yöresinin ilk yerleşimcileri Helenistik çağda Yunanlılar olup, Anadolu’da ilk kez Truva şehrini kurmasıyla başlamışlardır. Aynı yıllarda PHERYGA’lı gemilerle adalar denizinden hareketle İzmit Körfezi’ne (Astakinos) kadar gelen bu insanlar Briges’lerdir ve bölgeyi Bryas olarak adlandırmışlardır. Bölge, M.Ö. 500-490 yıllarında Tinyalılar ve M.Ö. 480-479 yıllarında da Pers’lerin hakimiyetine geçmiştir. M.Ö. 288-274 yıllarında Pontus kralı Satyros bölgeye yerleşmiştir. M.Ö. 281-246 yıllarında ise, 1. Nicomede Bitinya devletinin kralı olmuş ve bölgeye bu tarihten sonra Brunga adı verilmişti. Bu dönem, M.Ö. 74 yılında Romalılar tarafından sona erdirilmişti.

Roma Dönemi

Bitinya devletinin bir kralı olan ve sonraki yıllarda devletin adı olarak kullanılmaya başlanan Nikomedia (İzmit), Roma’nın bir eyaleti haline gelmiştir. M.S. 284-305 İlliryalı imparator olan Diocletianus döneminde Nikomedia (İzmit) İmparatorluğun yeni başkenti olmuştur. M.S. 326 eski Bizantion şehrinin yerine Constaninople (İstanbul) şehrinin temelleri atıldı. M.S. 395 Büyük Roma İmparatorluğunun son İmparatoru Roma’yı Doğu Roma ve Batı Roma İmparatorluğu şeklinde ikiye bölerek 17.01.395 yılında ölmüştü.

Bizans Dönemi

Bu dönemde, eski adıyla Bitinya krallığı olan Nikomedia (İzmit), Bizansın bir eyaleti konumundaydı. M.S. 330 yılında

Constantinople (İstanbul) şehri imparatorluğun başkenti konumundaydı ve M.S. 292 Diocletianus döneminde Nicomedia (İzmit), imparatorluğun başkenti olmuştur. Bundan dolayı Nicomedia’nın (İzmit) değeri de artmıştı .

M.S.358 yılı 1. Konstanius döneminde meydana gelen büyük bir depremle bölge sarsılır. İki ay süren yangınların da eklenmesiyle Roma, İskenderiye ve Antakya’dan sonra dünyanın en önemli

dördüncü büyük kenti olan 150 bin nüfuslu Nicomedia (İzmit) harap olmuş ve 30 bin insanı

kaybetmiştir .

M.S.362 yılında, dört yıl aradan sonra yine büyük bir deprem meydana gelerek bu sefer de 20 bin insan hayatını kaybeder. Bu depremde Brunga (Yarımca) liman bölgesi haritadan silinir

 

M.S. 458 Brunga (yarımca), Piskopos düzeyinde Nicomedia (İzmit), Nicaia (İznik) ve Chalcedonia (Kadıköy) piskoposları gibi doğrudan doğruya İmparatora bağlandı. Bu durum M.S. V. Yüzyıla kadar devam etti. Konstantinopolis’in (İstanbul) Anadolu’ya bağlantısı Dil İskelesi ile Hersek Burnu arasından sağlandığı M.S. 869 yılına kadar Nicomedia’nın (İzmit) önemi azaldı. Brunga (Yarımca), M.S. 869 yılında Basil döneminde yeniden piskoposluk derecesine yükseltilerek önemini tekrar kazandı. Konstantinopolis (İstanbul) zamanında 554 ve 557 tarihlerinde merkez üssü Nicomedia (İzmit) ve Brunga (Yarımca) arasında iki deprem meydana gelerek şehirler harabeye dönmüştür.

Arkasından veba, kolera gibi salgın hastalıklar nedeniyle nüfus yarı yarıya azalmıştır. Surlar, limanlar, rıhtımlar, saray ve yapıtların çoğu onarılamayacak durumda yıkıldı.

Selçuklu Dönemi

1071 yılında Malazgirt savaşından sonra Anadolu’yu ele geçiren Selçuklular Nikomedia (İzmit) önlerine kadar inmişlerdir. İznik’i (Nikaia) ele geçirerek başkent yaptılar. Bölge tamamen kuşatılarak Konstantinopolis’e (İstanbul) kadar Selçukluların eline geçti. Bizans tahtında I. Aleksi Kommen (1081-1118) tek başına Selçuklu Türkleri ile baş edemeyeceğini anlayınca, çağrıda bulunarak Haçlı akını düzenleyerek Nikomedya’nın (İzmit) kuzeyindeki kentler tekrar Bizanslıların eline geçti. İznik’te düşerek Selçuklular Anadolu’ya dönerek Konya’yı başkent yaptılar. Selçukluların Nikomedya’daki bu dönemi 11 yıl sürdü .

Latin’ler ve Bizans’ın Son Döneminde Brunga

1204 yılında 4.Haçlı akınının Konstantinopolis’e (İstanbul) gelmesi taht kavgalarının başlamasına ve Latin İmparatorluğunun kurulmasına neden oldu. Nikomedia (İzmit), Brunga (Yarımca) bölgesi 210 yılında Latinlerin eline geçti. Amaç İznik Bizans krallığını kaldırmaktı. Latinlerle Bizanslılar arasında yapılan savaşlar kısa sürdü. Bu dönemde Brunga’nın (Yarımca) adı bir süreliğine Grünge (yeşillikler anlamına gelen) olarak değiştirildiyse de 1228 yılında Bizanslılar tarafından tekrar ele geçirildi. Bu dönem Anadolu’da Türk devletinin başına Osmanoğullarının gelmesi ile son buldu.

Osmanlılar Dönemi

M. S. 1328 yılında Anadolu’daki Türk devletinin başına Osmanoğullarının gelmesiyle Kocaeli (İzmit) ve çevresine hakim olan Türkler tarafından Osmanlı devletinin ilk yıllarında Yarımca’nın Brunga olarak kullanılan adı Burunca olarak değiştirildi. İstilalar nedeni ile terkedilmiş bir kent konumunda olan Yarımca, Orhan bey zamanında tamamen Türk devletinin eline geçince kent onarılarak kiliseler camiye çevrilmiş ve limana işlerlik kazandırılarak Yarımca’nın adı da bu dönemde Burunca olarak kullanılmaya başlanmıştır. 1420 yılında Yarımca bir köy durumundaydı. Sürekli istilalara uğrayan bölgede halk, güvenlik bakımından kıyılardan uzak sırtlarda ve tepelerde yaşamayı tercih ediyordu. Ancak halkın yaşaması için en önemli gelir kaynakları, Yarımca ovası ve sahil liman işletmeciliği olduğundan, buralara da yerleşmeleri gerekiyordu. Bu sebeple, çeşitli dönemlerde yapılan yerleşmeler her defasında düşman istilaları, sel baskınları, yangınlar ve tabii afetler nedeni ile yıkılmış harap olmuş olduğundan, yerleşim tekamül gösterememiştir. Bundan dolayı, sürekli yerleşim, her defasında yarım kaldığından bölgenin adına Yarımca denmiştir. Tarih boyunca Tütünçiftlik sahil bölümü Körfezin en dar yeri olduğundan deniz feneri amaçlı olarak kullanılmıştır. 1854 Yılında Abdülmecit zamanında buraya bir deniz feneri yaptırılmıştır. Bölgede konut yoktu ve eski Bağdat caddesinin kuzeyi mera alanı olarak askeri hayvanlar için kullanılmaktaydı. Bölge, 1854 yılında dönemin İzmit Sancak beyi Topal Osman Paşa tarafından doğal güzelliklerinden dolayı çiftlik olarak kullanılmakta ve bu sebeple, istasyon ve çevresi açılarak çiftlik olarak tescil edilmiştir. Devlet karayolunun Ağadere bölümünde beylik kışlası vardı ve sahil bölümünde ise deniz ve kara hayvanlarının bol olmasından dolayı av yeri olarak kullanılmaktaydı.

                22 Mayıs 1766 yılında 2 dakika süren deprem Körfez kıyısında bulunan tüm köy, kasaba, oba ve kentler yerle bir olmuştu. Ancak sırtlarda kurulu bulunan sağlam yapılar ayakta kalabilmişti. İki ay aralıklarla süren depremde pek çok Yarımca’lı hayatını kaybetmiş ve halk, kıyı Yarımca’dan tepelere doğru yönelmişti.

Cumhuriyet Dönemi

Bu dönemde, 1937 yılında Romanya’dan 60 göçmen getirilerek her bir aile reisine 15 ve ailelerin her birine ise 10’ar dönüm arazi verilmiştir. 1939 yılında da gelen göçmenler bu bölgeye yerleştirilmiştir. 1951 yılında Yarımca köyü muhtarlığına bağlanan çiftliğin bu ilk yerleşmecilerinin önemli bir bölümü sıtma vb. gibi çeşitli hastalıklar nedeni ile daha sonraki yıllarda başka bölgelere göç etmek zorunda kalmışlardır. Kiraz ve üzüm bağlarıyla kaplı olan Yarımca bölgesi köy yaşamını ve durgun ekonomisini gerilerde bırakarak, 1950 yılından itibaren hızlanan sanayileşme sürecine girmiştir. Sanayileşmeyle birlikte hızla göç alan Yarımca’nın yanında Tütünçiftlik bölgesinin de gelişmesine neden olmuş ve bu günkü yerleşim alanları oluşmuştur .

                Devlet karayolunun ortasından geçtiği Çiftlik bölgesinin değeri her geçen gün artarak hızlı bir gelişme göstermiştir. 1970 yılında yapılan bir referandumla belde olarak Yarımca Belediyesi sınırlarına dahil edilmiş ve 23 Aralık 1970 tarihinde Bakanlar Kurulunca onanarak Yarımca’nın bir mahallesi olmuştur. Gelişim hızlı bir şekilde artarak 1971 yılında karayolu referans alınarak iki mahalleye ve daha sonra da bu günkü idari yapılanmaya dönüştürülmüştür.

İlçenin Genel Yapısı

Yeryüzü Şekiller

                İlçe düzlük bir alana kurulmuştur. Yarımca’dan Tütünçiftliğe kadar geniş bir alanı kaplar. İlçenin kuzey kesimi Çenedağ’ının devamı gibidir. Bu yükselti batıya devam ederek Hereke sırtlarını oluşturur. Yarımca’dan Hereke’ye doğru bir yükselti iyice dikleşir. Kıyı kesimi fazla girintili çıkıntılı değildir. Düz alanın yükseklikle buluştuğu yerde karayolu geçmektedir. Bölgenin en önemli dağları Saman Dağlarıdır. Önünde akarsu yoktur. İlçe içerisinden geçerek denize dökülen derelerde yıllık yağışların fazla olduğu zamanda akıntı olmaktadır. Su kaynaklarının az olması önemli bir sıkıntı oluşturmaktadır.

İklim ve Bitki Örtü

İlçede geçiş iklimi mevcuttur. Yani yazları çok sıcak ve kurak olmayan, yağışlı ve ılık geçen bir iklim görünür. İlçe makro klima tipi Akdeniz iklim kuşağına girmektedir.

    Yıllık yağış ortalaması 819.3 mm. Yıllık ortalama sıcaklık 14.4 Derece

    En düşük sıcaklık (Ocak) 0.8 Derece (-8)

    En yüksek sıcaklık (Ağustos) 24.2 Derece

    En düşük sıcaklık ortalaması 10.5 Derece

    En yüksek sıcaklık ortalaması 19.2 Derece

    Bu iklime uygun olarak alçak kesimlerde zeytinlikler, kısa çalılar, yüksek alanların tahrip edilmesi nedeniyle ince toprak tabakası erozyona uğramıştır. İlçede bölgenin en güzel kirazları yetişmektedir. Ayrıca her çeşit sebze ve meyvenin yetişmesi için uygun koşullar mevcuttur.

Nüfus Durumu

Körfez ilçesi; ilçe merkezi, Hereke bucağı, Kirazlıyalı Beldesi ve 16 köyden teşekkül etmiştir.

2015 yılı Genel Nüfus sayımına göre ilçenin toplam nüfusu 151149’ dur. İlçede yaşayan 76.086 erkek ve  75.063 kadın mevcuttur. Yıllık nüfus artış oranı Binde 33.2 nüfus yoğunluğu 502.2’ dir.

Nüfus yoğunluğu oranı kıyı şeridinde yüksek içerlere gidildikçe düşmektedir. 2000 yılı sayımına göre ortalama yoğunluk km2 ye 268 kişi düşmektedir.
                İlçemiz 1960 yılında çok az bir nüfusa sahip iken (2000-3000 gibi) sanayi tesislerinin kurulması ile hızlı bir nüfus artışına sahip olmuştur.
                İlçe nüfusunun %90’ ı dışardan gelen vatandaşlarımızdan oluşmaktadır. “Manav” tabir edilen yerli nüfus % 10 seviyesine düşmüştür.
                17 Ağustos 1999 tarihinde meydana gelen deprem sonucunda bazı vatandaşlarımız ilçeden kendi memleketlerine dönmüşlerse de bir süre sonra hayatın normale dönmesiyle bu insanlarımızın bir çoğu geriye dönmeye başlamıştır.


Ekonomik Durum

                İlçenin ekonomisi tarım, hayvancılık, sanayie dayalıdır. İlçedeki sanayii kuruluşlarından ötürü tarım ve hayvancılık köylerde yapılmakta olup, yetiştirilen başlıca tarımsal ürünler buğday, arpa, ayçiçeği, mısır, zeytin, armut, elma, üzüm, kirazdır. Sebze ve meyvecilik ön plandadır. Hayvancılıkta büyük ve küçükbaş hayvan besiciliği, tavukçuluk ve arıcılık yapılmaktadır.