BEYAZ  YAPI   YÖNETİM KURULU BAŞKANI HAYRULLAH BEYAZ     ‘’ Yapabileceğinin en iyisini yap’’ ilkesi ile çalışıyoruz

BEYAZ YAPI YÖNETİM KURULU BAŞKANI HAYRULLAH BEYAZ ‘’ Yapabileceğinin en iyisini yap’’ ilkesi ile çalışıyoruz

BEYAZ  YAPI   YÖNETİM KURULU BAŞKANI HAYRULLAH BEYAZ

 

‘’ Yapabileceğinin en iyisini yap’’ ilkesi ile çalışıyoruz

 

Sizi tanıyabilir miyiz?

 

1973 yılında altı çocuklu ailenin dördüncü çocuğu olarak Rize’nin Çayeli ilçesi Sefalı köyünde doğdum. 1976 yılında Rize’den Yalova’nın Esadiye köyüne ailem ile gelerek ilkokul, ortaokul ve liseyi Yalova’da bitirdim. Aktif olarak Yalova’da inşaat işleri ile uğraşırken 2003 yılında Körfez’e gelerek yolculuğumuza burada devam ettik.

 

 

 

Şirketiniz Beyaz  Yapı  hakkında bilgi verebilir misiniz? Beyaz Yapı firması olarak kaç yılından beri bu alanda hizmet veriyorsunuz?

Sektörde geniş bir yelpazesi olan Beyaz  Yapı mühendislik mimarlık olarak 2009 yılından beri hizmet vermeye devam ediyoruz. Ancak yaklaşık 30 yıldır müşteri memnuniyetini ön planda tutan bir anlayışla sektörün içindeyiz. Sektörde kısa sürede pek çok başarıya imza atan firmamız, dinamik ve güçlü kadrosuyla sektörde iddialı bir konumda olmayı hedeflemektedir.

Beyaz  Yapı mühendislik mimarlık  firmasının hizmet verdiği alanlar nelerdir?

 Ana iş kolumuz yap-sat,  konut ve işyeri yapımı müteahhitlik ve taahhüt işleri. Ayrıca proje alanında,  mimarlık mühendislik hizmeti veriyoruz

Biraz Daha Detaylandırabilir misiniz?

 Bir yapının tasarımından başlayıp imalatın tüm aşamalarını gerçekleştirmek, proje grubu olarak tasarımdan,  ruhsat işlemleri için gereken tüm projelerin hazırlanması ve ruhsat başvurularının yapılması, sürecin takip edilmesi ve ruhsatın çıkarılması, gerekli resmi izinleri almak için işlem ve başvuruların yapılması, teknik destek ve maliyet analizlerinin yapılması;  gibi de anlatabiliriz

 

Beyaz  Yapı mühendislik firması olarak hedeflerinizden bahseder misiniz?

“yapabileceğinin en iyisini yap’’ ilkesi ile İş alanlarımızda kapasitemizi arttırarak geniş kitlelere hizmet verebilmek ayrıca; Yalnızca ekonomik üretim ve büyümeye değil, başta eğitim olmak üzere toplumun öncelikli sorunları için elimizi taşın altına koymaya, kaynaklarımızı sosyal fayda üretecek projelere aktarmaya da odaklanıyoruz. Gelecek nesillerin bilgili, donanımlı, iyi yurttaşlar olmasının ülkemizin geleceğinin garantisi olduğunu biliyor, faaliyet gösterdiğimiz tüm alanlarda iş süreçlerimizi sürdürülebilir bir sosyal sorumluluk yaklaşımıyla birleştiriyoruz.

Kendi iş kolunuzda kentin önemli bir markası olmayı nasıl başardınız?

Önemli bir marka demek çok iddialı söz olur aslında. Ama yaptığınız işin iyisini Yapmaya çalışarak yukarıda da bahsettiğim gibi yapabileceğinin en iyisini yap anlayışı ile özenli ve titiz hareket etmek, kendinize karşı özeleştiride bulunarak çoğu olumsuzluğu ortadan kaldırıp, ilerleyişinize pozitif anlam da yön verebilirsiniz diye düşünüyorum. Bu ilkeler ve anlayış ile çıktığımız yolda sektörümüze ivme kazandıran bir güç olmak adına sağlam, dinamik yapımızla çalışıyor, projeler üretip uyguluyor, çağında gelecek vadeden iş kollarında araştırmalarımızı sürdürüyoruz. Yenilikçi, akılcı, ilkeli, sorumlu ve yüksek ahlaklı yaklaşımlarımızla bölgemizde herkesin ihtiyaçlarını karşılamak ve herkesin ev sahibi olması için inşaat sektöründe verimlilik, kalite, iş ve çalışan güvenliği konularında standartları belirleyen Türkiye’nin en güvenilir şirketleri arasında yer alma hedefi ve bilinci ile çalışmalarımızı sürdürmekteyiz.

 

 

Alanınıza 2020 ve 2021’in ilk yarısını ekonomik olarak değerlendirebilir misiniz?

  Bence bu soru aslında şimdi ki sorunların temel kaynağı. İnşaat sektöründe kullanılan malzemelere son dönemde yapılan aşırı fiyat artışları ve çimento, beton ve demir vb. gibi ürünlerin tedarikinde de sıkıntılar yaratmaktadır. “Çimento ve demir başta olmak üzere,  son yapılan zamlar ile birlikte inşaat demirinin ve betonun iki katı zamlanması,  bazı malzemelerde fiyatların üç-dört kat artması ve ayrıca  tedarik sorunu da yaşanması, sektörü iyice çıkmaza sürükledi. Devlet veya özel sektöre taahhüt edilen tutarlar sürdürülebilir tutulamadığından ve nihai alıcının yüksek rakamlarla karşılaşmasından dolayı işletmelerimizin piyasada tutunma gücü zayıflamakta ve taahhütlerini yerine getirememektedirler. Bu durumun ne yazık ki tüm ekonomiyi etkileyecek olumsuz sonuçları olmaktadır ve olacaktır. Dövizin artışıyla oluşan zamlar haricinde, çok farklı sebeplerden dolayı yapı maliyetlerindeki artış önlenemez boyutlara gelmiş durumdadır. Bu durum sektörü bu süreçte daha da zora sokmuştur.

 

Kaç yıldır Körfez Ticaret Odası üyesisiniz?

 

Yaklaşık 12 yıldır Körfez Ticaret Odası üyesiyiz.

 

Körfez Ticaret Odası üyelerine ve müşterilerinize vermek istediğiniz mesaj var mıdır?

Ülkemizin önde gelen şirketlerinin CEO su olsam belki tavsiyelerim olabilirdi. Körfez Ticaret Odası bünyesinde çok başarılı pek çok üye bulunmakta. Bizler de öyle görünüyorsak ne mutlu bize. Belki bizim onlardan alacağımız bazı öneriler de vardır. Beyaz Yapı firması olarak vereceğimiz mesaj İlçemizin kentleşme vizyonu için para kazanmanın ön planda tutulmaması gerektiği, nitelikli, yaşanılabilir yapılaşma projeleri üretilmeli.  Aynı zamanda Müşteri memnuniyeti ön planda tutulmalı.

Yaptığınız iş ne olursa olsun, önce kendiniz beğenmelisiniz.

 

Hayrullah Beyaz Kimdir?

1973 yılında altı çocuklu ailenin dördüncü çocuğu olarak Rize’nin Çayeli ilçesi Sefalı köyünde doğdu.

1976 yılında Rize’den Yalova’nın Esadiye köyüne ailesi ile gelen Hayrullah Beyaz ilkokul, ortaokul ve liseyi Yalova’da bitirdi.

Aktif olarak Yalova’da inşaat işleri ile uğraşırken 2003 yılında Körfez’e gelen Hayrullah Beyaz kendi hikâyesini şöyle anlatıyor.

 Çocukluk yıllarım her köy çocuğu gibi, okul günlerimin haricinde aileme yardım ederek geçti. Lise yıllarımı ise;   benzer şekilde, daha fazla sorumluluk alarak yaşadım. Kırsalda yaşıyorsanız; uzak mesafedeki okula,  fırtınada, karda gitmek; gaz lambasında ders çalışmak; okulda olduğun zaman harici işin bir tarafından tutmak gerekir sürekli. Farklı bir şeyler yapmak için şans ve imkân bulamazsınız zaten. O Şansı bulsanız da tercih edemezsiniz. Meslek Lisesini bitirmiş, hayata daha farklı bakmayı düşleyen, önüne çıkan fırsatları değerlendirmek isteyen bir seviye gelmiş hissediyordum kendimi… Staj yaptığım fabrikadan iş teklifi de almıştım, güzelde bir teklifti aslında, ama hocamın şu sözü aklımdan çıkmıyordu. ’’Meslek Lisesi okuyorsunuz arkadaşlar, bir yerlerde çalışacaksınız. Üniversite sizin için hayal’’ demişti. Böyle olmamalıydı. Kabul etmedim teklifi… Hayat güllük gülistanlık sanki… Bir süre çiftlik işlerinde devam ettik ailece. Şartlar sürekli zorlaşıyordu. Birikmiş borçlarımız, bankalara ödenmesi gereken yüklü kredi borçlarımız vardı. Olan arazilerimizin de elimizden çıkma riski vardı. Artık farklı bir şeyler yapmak zorundaydık.  Bir gün bir kişi geldi evimize. Çiftliğimizin yakınında Yalova-Bursa yolu üzerin de arsa satın almış akaryakıt istasyonu yapacakmış, tanıdık bildik birisi var mı? Diye. Babamla konuştular uzun süre. Biz yaparız demişti babam. Babam Yalova ya yerleşmeden önce,  ahşap ev ustalığı yapmıştı uzun süre. Rize deki evimizi de kendisi tuğla imal ederek yapmıştı. Her Karadenizli gibi inşaat işlerinden anlardı. Derken, kendimizi inşaatın içinde bulduk. İnşaat ustalığı yapmış, emekli olmuş, yakın komşumuzla birlikte, babam, Lütfullah abim ve ben işe başladık. Daha sonra iki kuzenimde dâhil oldu.  6ay elle beton karıştırıp dökerek, istinat duvarları yaptık. Arkasından İdari bina ve diğer kısımlarının yapımına devam ettik. Yevmiye hesabı çalışıyorduk. Bazen ustalara yardımcılık da yapıyorduk. Kalıp çakma, demir bağlama, duvar örme, ince işler vs. Bize söyleneni yapmaya çalışıyorduk. Burada ki işimiz bitince Yalova’nın Kadıköy Beldesinde yine aile dostumuz evinin ince işlerini yapmamızı teklif etti. Babam, abim ve kardeşimle birlikte bambaşka bir sektörün içinde bulmuştuk kendimizi. Bu işi yorucu olsa da sevmiştim. Çatı, Sıva, kalebodur, fayans vs. işleri yapmaya başlamıştık. Bazen büyük abim ve diğer kardeşimde yardıma geliyordu. Derken bu işi diğer işler takip etti. Kalıp, demir, duvar işlerine de girdik. Daha önce hiç bilmediğimiz işleri öğrenmeye çalışıyorduk tabii.  Gördüğümüz her şeyi yapmaya çalışıyorduk. Çabukta kavrıyorduk yaptığımız işi. İnşaatlardaki her işi öğrenmek istiyordum hevesle. Öyle ki gördüğüm inşaatların çoğunda durup inşaatları seyreder kafama takılan metot ve teknikleri izleyerek öğrenmeye çalışırdım. Kazanmaya başlamıştık artık. Birikmiş borçlarımızı ödüyor, sıkıntılı durumumuz hafifliyordu zaman geçtikçe. Tüm bunlar olurken üniversiteye nasıl gidebilirim diye düşünüyordum sürekli. ‘’Çocukken ne olacaksın’’ diye sorduklarında; ben utanır cevap veremezdim. Babam ‘inşaat mühendisi olacak’’ derdi hep. İyi bir şeydi herhalde diye düşünürdüm. Aklımda yer etmişti. Oysa Meslek Lisesi son sınıfta öğrenmiştim nasıl Mühendis, Doktor vs. olunduğunu… Gazete ilanında gördüğüm,  ‘’üniversiteye hazırlık dergisinin’’  birisine abone oldum. Geceleri ders çalışmaya başlamıştım. İşe gitmediğimiz zamanlarda da ders çalışmaya ayırırdım vaktim çoğunu. Üniversite tercihlerimde değişmişti artık. İnşaat Mühendisi olmalıydım. Ama Meslek Lisesi mezunu olarak önceki girdiğim sınavda 2-3 tane matematik cevabı ancak yapabilmiştim. Fizik ve Kimyam sıfırdı. Nasıl olacaktı bu iş. İğneyle kuyu kazmak gibiydi. Sanki matematik ve fen konularını yeniden keşfediyordum. Gündüzleri inşaat, geceleri ders derken üç yılımız geçti. Borçlarımızın çoğunu da ödemiştik geçen süreçte, maddi olarak biraz rahatlamıştık. Bu dönemde dershaneye gitmeyi denedim, ancak bir ay gidebildim, bırakmak zorunda kaldım. Ben işe gitmediğim zaman ekip yetersiz kalıyor, iş ilerlemiyordu. İşin maddi boyutu da vardı ayrıca. Çabalarım ancak İnşaat Teknikerliğini kazanmaya yetti. 1992-1994 yılların da Düzce’de Yüksek okulu  okudum. İş ve okul hayatım iç içe devam etti.  Hafta sonları, bazen okulu asarak, tatillerde çalışmaya devam ettim. Okulu 3.lükle bitirdim. Hedefim İnşaat Mühendisliğine dikey geçiş yapmaktı. Ama sonraki geçen dört yılda da yapamayacaktım.  Hakkım olduğu halde dikey geçiş yapabilmek için o dönemde sağlam torpil bulmak gerekiyordu. Puanları benden düşük sınıf arkadaşlarım çevrelerini kullanarak çeşitli Fakültelere geçiş yaptılar. Ama benim o seçeneğim yok gibiydi.

İnşaat okumam bana çok şey katmıştı. Yaptığımız işi daha bilinçli daha iyi yapabilme şansı vermişti bize. Zaten amacımın biride buydu. Şantiyelerimizi büyütmeye başlamıştık artık. Kaba-ince  inşaat şantiyeleri, anahtar teslimi işler yapmaya başlamıştık.. Beraber çalıştığımız başarılı bir ekip oluşturmuştuk artık. Güçlü bir taşeron olma yolunda ilerliyorduk. Tabi ki diğer taraftan İnşaat Mühendisi olma hevesim devam ediyordu. Mimarlıkta okumak istiyordum. Yüksekokulda öğrenciyken ve staj döneminde mimarlığın önemini kavramış bu branşta da çalışmalarım olmuştu. İş yaşantımda da proje dâhil aldığımız işler olmaya başlamıştı. Bu işlerin proje kısmını da ben oluşturmaya başlamıştım. Üniversite sınavına girip fakülteyi kazanma hedefim devam ediyordu. Geceleri ders çalışmalarımı kesintili olsa da sürdürdüm. Yüksekokulda da kendimi matematik konularında geliştirmeye çalışmıştım. Ama zor oluyordu artık gündüz iş, gece ders durumu. Çalışma masamda sızdığım durumlar çok olmuştur. Bu şekilde çalışma hayatımız dört yıl daha sürdü. Güçlü bir taşeron olmuştuk artık. 4-5 yerde şantiyemiz sürekli vardı. Yap-sat yapma sermayesini oluşturmaya başlamış şirketleşip inşaat sektöründe büyümek istiyorduk. Üniversite hayalini devam etmek için son bir sansım kalmıştı. Zira askerliğimi tecil ettiremiyordum artık. Karar vermek zorundaydım sınav yaklaşmış son üç ayım kalmıştı. Özel bir dershaneye kayıt yaptırdım.  Kendimi seviye olarak belirleyip eksikliklerimi tamamlamalıydım. Yâda bu hevesime son vermeliydim. Günde 12-15 saat çalışma gibi yoğun bir tempoya soktum kendimi. Sınava girdim ve artık durum pozitifti. İnşaat Mühendisliğini kazanmıştım. Hayallerimin ilk aşaması gerçekleşmişti. Seviniyordum ama durum daha da zorlu olacaktı. İşimizde çok mesafe almış, yoğunluğumu işe vermem gerekirken fakülte okumak tercihi iyi bir düşünce miydi? Ama ben sürekli olmasam da Lütfullah abim işi yürütebilirdi.  Üniversite tecrübemde vardı. Derslerin yoğun olmadığı dönemlerde derse devam durumunu ayarlayıp, okulu asıyor, Yalova gidip işimize katkıda bulunmaya gayret ediyordum.  İlk senem bu şekilde geçti. İş hacmimiz büyümüş, yap-sat yapabilmek için gerekli sermayeyi de biriktirmiştik. Kat karşılığı yapabilmek için arsa görüşmelerine başlamıştık artık. Ancak bazen yapabilecek bir şeyin olmaz ya, çaresiz kalırsın. İşte o gerçekleşti.   1999 Gölcük  depremi… Acı ve hüznün yanında, iflas eden çok şirket oldu. İnşaat işleri tamamen durdu. Bizimde elimizde olan 3-4 büyük şantiyemiz alınan kararla durduruldu.  Tek tesellimiz Yaptığımız binaların hasar almaması oldu. Yalova’da imar altı kattan iki kata düşürüldü. İnşaat sektörü tamamen durdu. Ufak tefek işler haricinde yapılan inşaatta olmadı.          6-7yıl sektörde hiç hareket olmayacaktı. İnşaat Mühendisi olarak mezun olduktan sonra Yalova da hala inşaat sektörü bitik durumdaydı. Yedek subay olarak vatani görevimi Ankara da yaparken bir karar vermek zorundaydım. Yalova ya dönmenin mantığı yoktu. İnşaat sektörü Yalova’da yok denecek kadar azdı. Ya Ankara da kalmak, yâda İstanbul’a gitmek gibi planlar yaparken samimi sınıf arkadaşım Kocaeli’ye gelmemi kendi çalıştığı şirkette çalışmamı tavsiye etti. Gelişmekte olan ve Kocaeli’nin en büyük şirketlerinden biri olacak olan şirkette, İnşaat Mühendisi olarak bir süre çalışmak üzere 2003 yılında Körfeze yerleştim. Lütfullah abim de kaldığımız yerden devam edebilmemiz için ailece İstanbul’a taşınmıştı Bir süre sonra patronumun, ağabeyimin de Körfeze gelip burada iş yapma tavsiyesi  üzerine ailem de Körfeze yerleşti. Lütfullah abim 3-4 yıl,  çalıştığım şirketin taşeronluk işlerini yaptı. 2009 yılında Beyaz Yapı olarak kendi şirketimizi kurduk. Ben de çalıştığım şirketten ayrılarak kendi şirketimizde sektördeki faaliyetlerimize devam ettik. İnşaat faaliyeti olarak; yap-sat, Müteahhitlik, taahhüt işleri, faaliyetleri üzerine çalışmalarımızı sürdürdük. Ayrıca Proje ofisimizde, müşterilerimize mimarlık, mühendislik konularında da proje hizmeti verdik. Sürekli aklımda olan, ancak,  gerek kazanmak için,  gerekse okumak için zaman ayıramadığım Mimarlık okuma hayalime de,   2015 yılında sınavı kazanarak ilk adımımı atmış oldum.  Yoğun ve yorucu bir süreç yaşayarak, yaklaşık olarak 20 yıllık düşüncem ve hedefim olan’’ Mimar ve İnşaat Mühendisi’’ olma hedefine de,  2018 yılında ulaşmış oldum. Halen, Lütfullah abimle birlikte Beyaz Yapı olarak faaliyetlerimize devam etmekteyiz. Ülkemizde oluşan ekonomik dalgalanmalar son birkaç yıldır sektörümüze negatif yönde etkili oldu. Herkes gibi bizi de etkiledi. Tabi ki mücadeleye devam etmek zorundayız. Çok daha zor süreçlerden geçtik. Hedefimiz kontrollü olarak büyümek, daha geniş bölgelerde iş alanları oluşturmak. Projelerimizle, müşterilerimizin ve vatandaşlarımızın beğenisini kazanmak ilkemiz olmalıdır.  Yaşanılabilir ve fonksiyonel kentleşme bilinciyle hareket etmek, ürettiğimiz projelerle de planlı şehirleşmeye katkıda bulunmalıyız.